Haber

Ali Babacan’dan ‘Emekli Zamına’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Tepki: “‘Ben İktisatçıyım’ Diyor. Hesaplamayı Bilmiyor Musunuz?”

HABER: SULTAN AKSİYON KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir Karabağlar’daki Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışında; Emekli maaşlarındaki artışa tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Babacan, “‘Benim alanım ekonomi’ diyor, ‘Ben ekonomistim’ diyor. Arkadaş sen hesaplamayı bilmiyor musun? Dostum TÜİK’in açıkladığı enflasyon nedir değil mi? Yüzde 65? İyi haber olarak açıklanan emekli maaşı artışı nedir?” “Ne kadar? Emekli memursanız yüzde 49. Yüzde 49 mu yoksa yüzde 65 mi?” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında İzmir’de bir dizi etkinliğe katıldı. Öncelikle Karabağ’da Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışına katılan Babacan’a; Kendisine DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, İzmir İl Başkanı Serap Karaosmanoğlu ve Karabağlar Belediye Başkanı Adayı Abdullah Kaya eşlik etti.

“TERÖRİSTLERE KARŞI KAPSAMLI ÇABA…”

Karabağlar’da konuşan Babacan, şunları kaydetti:

“Ülkemiz gerçekten zor günler yaşıyor. Sözlerime başlarken, geçen hafta Irak’ın kuzeyinde kaybettiğimiz şehitlerimizi anıyor, ailelerine sabır, millet olarak başsağlığı diliyorum. Bu teröristler 40 yılı aşkın süredir olaylar bizi yoruyor ve üzüyor. Her şehit haberi gerçekten içimizi acıtıyor ama bu habere alışamayacağız. Bu sorunu çözmek için büyük çaba göstereceğiz. Sorunun temel nedenlerini ortadan kaldırmak ve Türkiye’deki terör sorununu ortadan kaldırmak. Bunun sadece askeri güçle çözülemeyeceğini biliyoruz. Elbette silahlı örgüt varsa. Silahlı örgüte karşı silahlı kuvvetin olması gerekiyor ama bu mümkün değil. Analizin çok daha geniş çerçevede çalışması gerektiğini bilmek gerekiyor, Ülkeler arası siyasi diyaloğun iyi çalışması, diplomasinin iyi çalışması, örgütün izole olması, daha da önemlisi bu konunun temel nedenlerine inmemiz gerekiyor, Kök nedenlere girmeden. Sorunu çözmek kolay olmayacak. Biz bunun çok iyi farkındayız. Sosyoekonomik önlemlerin çok değerli olduğunu biliyoruz. İçinde bulunduğumuz prestijli çağda Türkiye olarak dünyada hızla gelişip bunu aktif olarak kullanmamızın çatışma analizinde çok değerli bir alan açtığını biliyor ve farkındayız. Sorun terör ise, terör örgütleriyle mücadele ise kapsamlı yaklaşımın son derece değerli olduğunu her zaman söylüyoruz, bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz.

“EMEKLİLER 2024 YILINI HİÇ UNUTMAYACAK”

Sayın Erdoğan, dün akşam yapılan kabine toplantısının ardından Türkiye’nin beklediği müjdeyi vererek, “2024 emeklilerimizin yılı olacak” dedi. Emeklilerimiz 2024 yılını gerçekten hiçbir zaman unutamayacaklar. 2024 yılı belki de tarihin en zor yaşam koşullarının yaşanacağı, emeklilerimizin barınma ihtiyacının, hatta temel gıda ihtiyaçlarının bile karşılanamayacağı yıl olacak. O yüzden emeklilerimiz asla unutmaz, merak etmeyin, yazıyorlar. ‘Benim alanım ekonomi’ diyor, ‘Ben bir ekonomistim’. Dostum, hesaplamayı bilmiyor musun? TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı ne kadar? Yüzde 65 değil mi? TÜİK’in geçen yıl açıkladığı enflasyon yüzde 65’ti. Bağımsız araştırmalar bunun yüzde 127 olduğunu söylüyor. Markete giden emeklilerimize ‘Enflasyon konusunda ne düşünüyorsunuz? Alışverişe çıktığınızda peynir, kıyma, yoğurt ve yumurtada ne kadar artış oldu?’ Sorduğumuzda en az yüzde 2 diyorlar. Emeklimiz katı demiyor mu? Çünkü gerçek enflasyonu piyasalara gidenler biliyor. Reel enflasyon yüzde 127. TÜİK bunu telafi ediyor, küçültüyor, yüzde 65 olarak açıklıyor. İyi haber olarak açıklanan emekli maaşı artışı ne kadar? Emekli memursanız yüzde 49. Yüzde 49 mu daha büyük yoksa yüzde 65 mi? Peki emekli memurlara enflasyonun altında zam mı geldi? Onu o aldı. Biraz personelden ve BAĞKUR emeklilerinden bahsedelim. Dün gece “Harika bir müjde, kalbimden beş puan daha çıkaralım” dedi. ‘Yüzde 37 yerine yüzde 42 artırıyorum’ dedi. Bir dakika enflasyon yüzde 65 değil miydi? TÜİK yüzde 65 enflasyon açıklarken bile yüzde 42 emekli zammı müjdesi verdi. Bitirmedi, güzel bir şey daha yaptı. Bakın en düşük emekli maaşını alan vatandaşlarımız eskiden 7 bin 500 lira alırken şimdi 10 bin lira alacak… Artış oranı ne kadar? Yüzde 33. En düşük emekli maaşını alan vatandaşlarımız, TÜİK enflasyonunun yüzde 65 olduğu dönemde maaşlarının sadece yüzde 33 arttığını asla unutmayacaklar. Bu nedenle 2024 yılı gerçek anlamda emeklilerin yılı olacak. Inanılmaz. Bunları anlatırken de ‘İyi iş yaptık, 200 milyar lirayı daha feda ettik’ diyor. ‘Bu iş bize 200 milyar dolara mal olacak’ diyor. Birkaç rakam vereceğim, 200 milyarın emekliler için yük olduğunu anlattı, dün akşam canlı yayındaydı. Seçimden bu yana Merkez Bankası’nın döviz kuru riskinden korunmak için ne kadar para basıp ödediğini biliyor musunuz? 800 milyar. Sadece bu yıl, yani 2024’te bütçeye ne kadar faiz ödemesi koyduklarını biliyor musunuz? 1 trilyon 254 milyar. Merkez Bankası, seçimden bu yana karşılıksız para basıyor ve döviz korumalı mevduatta parası olanlara 800 milyar dolar ödüyor. 2024 bütçesine sırf faiz için 1 trilyon 254 milyar koyuyor. Emeklilere gelince ‘200 milyar fedakarlık yaptık’ diyor. Bu akıllara durgunluk verecek bir durum değil.

“BEŞ ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR”

Gerçekten de ülkemiz şu anda yakın tarihimizin en zor dönemini yaşıyor. Bu ülkede taban fiyatla geçinmek zorunda kalan emeklilerimiz başta olmak üzere herkes, özelde, kamuda Türk lirası maaş alan herkes fiilen yoksullaştı. Yoksulluk şu anda çok yaygın ve derinleşiyor. Yoksulluğun birçok türünü öğrendik. Gıda yoksulluğu denilen bir şeyi öğrendik, çocuk yoksulluğu denilen bir şeyi öğrendik, öğrenci yoksulluğu denilen bir şeyi öğrendik. OECD açıklama yaptı, tüm OECD ülkeleri arasında araştırma yaptılar, Türkiye’de de yaptılar. Türkiye’de lise çağındaki çocukların yüzde 20’si yani her 5 çocuktan 1’i haftada en az bir gün ‘Öğle yemeği alacak param olmadığı için öğün atlamak zorunda kalıyorum, ailem cebime koyamıyor’ diyor. para cebimde.’ Her 5 öğrenciden 1’i haftada en az 1 gün okula aç gidiyor. Ülkeyi bu duruma getirdiniz. Peki gösterişten, lüksten ve israftan en ufak bir geri adım görüyor musunuz?

“ÖNCE HUKUK, ÖNCE ADALET, ÖNCE İNSAN”

Yeni ekonomi yönetimi seçimden beri ne diyor? ‘Halkımızdan fedakarlık bekliyoruz’ diyor. Peki hangi fedakarlığı yaptınız? Soruyorum; Hükümet olarak bugüne kadar ne gibi tasarruf tedbirleri aldınız? Hangi lüksünüz ve ihtişamınızdan tasarruf etmeye karar verdiniz? Bir örnek verin ve açıklayın. Gerçekten halktan kopuklar, bu ülkenin gerçeklerinden kopuklar. Türkiye’nin zirvede olduğu dönemde Keçiören’de bir apartman dairesinde yaşıyordu ve komşuları vardı. Bunu hiç düşündün mü bilmiyorum. Bir apartman dairesinde yaşıyordu ve komşuları vardı. Komşular girip çıkarken onlarla konuşuyor ve dertlerini paylaşıyordu. Emekli komşuları onu durdurup durumunu anlatıyorlardı. Çarşıya gidip gerçek fiyatları gören bir apartman görevlisi vardı. Külliyeye girdiğinde, kendini külliyeye hapsedince Türkiye’den ve halktan kopmuş, o günden beri bunu bilmiyordu. Etrafını saran bu çıkar grubu, başını kaldırıp ülke gerçeklerini görmesine izin vermiyor. İşte bu yüzden ne yazık ki bu güzel ve büyük ülkemizin durumu kötü. Keşke daha yeterli olacağını söyleyebilseydim. 11 yıldır bu ülke ekonomisinin başında olan bir arkadaşınız olarak keşke yarının bugünden daha iyi olacağını söyleyebilseydim. Keşke daha önce yakın çalışma grubumda olan arkadaşları işlerin kötüye gittiğini gördü diyebilseydim, Ali Babacan da aslında artık mümkün değil benim ne olduğumu, nasıl olduğumu, bu sistemi gördü dedi. yanıma gelmeyecek, ben ne yapacağım? “En azından yakın çalışma grubundan birkaç kişiyi getireyim de ekonomiyi düzeltsinler” dedi. Ne oldu? Bu gerçekleşmiyor. Çünkü ilk günden, seçimden bu yana yaptıkları, vergileri artırmak, faizleri artırmak, dövizi yükseltmek, göstermelik birkaç takım değişikliğiyle ona güven aşılamaya çalışmak ama olmuyor. Çünkü arkadaşlar hukuk ve adalet olmadan ekonomi olmaz. Mümkün değil. Hukuk ve adalet olmadan ekonomi olmaz. Bunu her zaman söylüyoruz, her zaman. Her gün Anayasa’yı ihlal ediyorsanız, ‘Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlara uymuyorum, saygı duymuyorum, mahkeme uymayabilir, alt mahkemeler uymayabilir’ diyorsanız ve çok dostumuz var. avukat olanlar ne dediğimi daha iyi anlıyorlar – o zaman bu ülkede ekonomi düzelmiyor. Önce hukuk, önce adalet, önce insan demeliyiz.

“SEÇİM SONRASI MUHALEFET PARTİLERİN ÇOĞUNDA NELER OLDUĞUNU GÖRDÜK”

Arkadaşlar adalet sadece mahkemeye gittiğimizde adalet değildir. Adalet aynı zamanda sosyal adalettir, adalet aynı zamanda fırsat eşitliğidir, adalet aynı zamanda çocuklarımızın okurken fırsat eşitliğidir. Gençlerin iş bulmasında fırsat eşitliği, özgür işçilerin alın teriyle, el gücüyle, eşit fırsatlarla geçimini sağlayabileceği bir adalettir. Bunlar olmazsa ekonomi olmaz. Gerçekten üzgünüz ama aynı zamanda çok da öfkeliyiz. Öylece oturup üzgün hissetme lüksümüz yok. Bu ülkenin en güzel zamanlarında sorumluluk üstlenen insanlar olarak çaba göstermemiz, mücadele etmemiz gerekiyor. Bu ülkeyi bu durumdan kurtarmak için çok çalışmamız, çabalamamız gerekiyor. Bu bizim bu ülkeye karşı hem ahlaki sorumluluğumuz hem de vicdani sorumluluğumuzdur. DEVA Partisi’ni bu yüzden kurduk, iyi ki de kurduk. Hele ki bu seçime kadar muhalefetle aynı masada oturduğumuz için birçok partinin içini biraz anladık, seçimden sonra muhalefet partilerinin çoğunda ne olduğunu gördük, iyi ki DEVA’yı kurmuşuz diyoruz. Bugün Türkiye’de DEVA Partisi kurulmasaydı, hemen kolları sıvar, DEVA Partisi’ni bugün sıfırdan kurar ve yolumuza devam ederdik. Çünkü ülkemizin büyük bir ihtiyacı var. Arkadaş yok, hayır! Bana bir parti gösterin, Türkiye’nin her alanındaki analizlerini böyle bir ansiklopediye dönüştüren başka bir parti gösterin. Sağlıktan eğitime, güvenlikten ekonomiye, adaletten hukuka kadar her şey burada, her şey var.

“BELEDİYE İLE “YEDİĞİNİZ ZAMAN GÖZLERİNİZDE HEMEN DOLAR İŞARETİ OLUŞUYOR”

Yerel seçimler yaklaşıyor değil mi? Yerel seçimlere ilişkin belediye, yerel yönetimler ve şehircilikle ilgili eylem planımızı 2 yıl önce yayınlamıştık. Bir karınca senaryosu gibi, tek tek, öğe öğe olarak bakın. 2 yıldır noktayı koyamadılar, buraya yanlış yazdınız, olmayacak bir şey bu, hayal görüyorsunuz… Hayır şu ana kadar tek bir eleştiri olmadı çok şükür. Her şey hazır, her şey hazır. Bu da yetmezse, hep doğru yönetiyoruz, iyi yönetiyoruz, aktif yönetiyoruz diyoruz ama aynı zamanda bir tezimiz daha var; Temiz yönetiyoruz. Bu DEVA Partisinin Etik Kurallar Bildirgesidir. Türkiye’de daha önce hiçbir siyasi parti böyle bir şey yapmadı. Adaylarımız bunu imzalıyor ve ben belediye başkanı olduğumda belediyeyi bu ahlaki kurallar çerçevesinde yöneteceğim diyorlar. Maalesef Türkiye’de kurallara uymak çok kolay. Bir de kötü alışkanlık var, ne diyorlar? ‘Evet oynuyor ama aynı zamanda bir şeyler de yapıyor’ diyorlar. Biz de diyoruz ki; Arkadaşın hırsızlık yapmaması gerektiğini, birçok şey yapması gerektiğini söylüyoruz. Ne demek oynuyor ama aynı zamanda bir şeyler de yapıyor? Bunu giderek alışkanlık haline getirerek kılcal damarlarına yerleştiriyorlar. Sadece doğru yönetiyoruz, aktif yönetiyoruz, iyi yönetiyoruz demiyoruz; Aynı zamanda temiz yöneteceğiz diyoruz ve hiçbir siyasi partinin böyle bir şeyin aklına gelmemesi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Neden kimse bunu düşünmüyor? Çünkü belediye dediğimizde hemen gözümüze dolar işaretleri geliyor. Tabi Türk lirası dersem artık Türk lirasının bir değeri yok çünkü para o kadar değer kaybetmiş ki dolar işareti oluşuyor. Belediye denilince akla hemen dört harfli bir kelime geliyor; Kira Ancak bizim için belediye hizmet demektir. Belediyecilik demek, bu ülkenin kaynaklarını bu ülke için, fırsat eşitliğine dayalı olarak adil bir şekilde harcamak demektir. Biz bu anlayışla yola çıktık ve bu şekilde yolumuza devam ediyoruz.

“SEÇİMİ HUKUKİ OLARAK KAZANMADI, HALKI ALDATTI”

Evet, Erdoğan genel seçimleri kazandı. Ama dürüstçe kazanamadı. Şimdi size soracağım; Seçim öncesi doların kurunu 18 lirada tutup seçim sonrasında 30 liraya çıkarmak kamuoyunu aldatmak değil mi? Çiftçinin mazotunu seçimden önce 20 lira olarak gösterip seçimden sonra 40 liraya çıkarmak kamuoyunu aldatmak değil mi? Seçimden önce ‘Ben iktidarda olduğum sürece faiz artacak, düştü, daha da düşecek’ diyen, Merkez Bankası’nın faizini 2’ye indiren insanları yanıltmak değil mi? Seçimden önce yüzde 8,5 olan oran, seçimden sonra yüzde 42,5’e mi çıkarıldı? Hile yaptı. Bu yüzden meşru bir şekilde kazanamadı. Görünüşe göre, Tanrıya şükür, her şeyi doğru bir şekilde konuştuk. Hiçbir zaman kimseyi aldatmadık.

“DEVLET KANALLARINA BAKTIĞINIZDA FARKLI BİR TÜRKİYE VAR”

Şimdi sizden son kez şahitlik istiyorum. Çünkü bu medyanın bir kısmına baktığınızda, iktidarın sopasıyla yayın yapmaya zorlanan medyaya baktığınızda, doğrudan devlet kanallarına baktığınızda farklı bir Türkiye ile karşılaşıyorsunuz. Oraya baktığınızda Türkiye uçuyor, kaçıyor. Ekonomi bu kadar büyüdü, biz böyle iyiyiz, böyle iyiyiz diyorlar. Ama şimdi sizden bir şahitlik istiyorum ki, bu günlerde yaşadığımız kriz kayıtlara geçsin. Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu günümüz Türkiye’sinde emeklilerimiz bir kilo peynir almakta zorlanıyor. Tanık mısın? Günümüz Türkiye’sinde, 2024 Türkiye’sinde emeklilerimiz torunlarına harçlık vermekte, hatta torunlarına küçük bir hediye almakta bile zorluk yaşıyor. Tanık mısın? Saayin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu 2024 Türkiye’sinde asgari ücretle yaşayan vatandaşlarımız evlerinin kirasını ödeyemiyor, hangi gün evlerinden tahliye edilecek korkusu yaşıyor. Tanık mısın? Bunları kayıtlara geçmesi için soruyorum ki, bugün yarınlara örnek olsun. Bu hataların tekrarlanmaması için tarihi gerçeği tespit edeceğiz. “Gelecek nesillerin mevcut hükümetin yaptığı hataları yapmaması için bunu tarihi kayıtlara doğru bir şekilde kaydedeceğiz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu